• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/dogansehiraktuelinternetgazetesi
  • https://twitter.com/DogansehirAktue
Kemal DENİZ
kemaldeniz@malatyahakimiyet.com
Polat Türküleri-2-
09/03/2013

2.2.2. Etkilenme-Etkileşim ve Yayılım

 

2.2.2.1.  Alevi-Bektaşi Kültürel Geleneğinin ve Diğer Etkileşimlerin Rolünün

   Değerlendirilmesi

 

Polat çevresinde Alevi-Bektaşi kültürünü yaşayan Dedeyazı, Karaterzi, Polatdere gibi köylerde cem ibadeti yapılır. Bu cemlere Arguvan, Hekimhan gibi yörelerden dedeler gelir. Cemlerde on iki hizmet yürütülür. Dost sohbetleri yapılır. Bu sohbet ve cemlerde deyişler, nefesler, düvazimamlar okunur. Bağlama eşliğinde çalınıp söylenen bu sözlü ürünler nedeniyle, Arguvan ağzı ile Polat ağzı arasında etkileşimin olması araştırılmıştır.  Ancak, Polat türkülerinde Alevi-Bektaşi Müziği olarak adlandırdığımız inanç temelli müziğin coğrafi ve kültürel bakımdan birbirine çok yakın köyler olmasına karşılık etkileşimin bu yönüyle değil, diğer anlamda melodik ve söz etkileşimi olduğu gözlemlenmiştir.

            “Anam yaralanmış yatak yatmıyor” ([1]) söz başı ile başlayan türkü, hem Arguvan hem de Polat’ta söylenir ve hikâyeleri vardır. Bunların hikâyeleri her iki yörede de ayrı anlatılır. Bu da türkülerin yöre insanı tarafından kendince benimsenmesiyle ilgili olsa gerektir.

            “Sağ yanımda pencereyi kırdılar” söz başlıklı türkü hem Arguvan’da hem Polat’ta söylenmektedir. Yine oyun türküsü olan “Üç gün arpanı derem/ Üç gün buğdanı derem/Yine seni ben alam” dizeli türkü her iki yöre ve diğer birçok yörede söylenir. Hem Sivas ve hem de Malatya/Polat türküsü olarak tanınan (Polat’ta türkünün hikâyesi vardır) “Dağlar seni delik delik delerim” türküsü elim bir olay üzerine yakılmıştır. Repertuarda kırık hava, Polat ve Arguvan’da uzun hava formundadır. Türkü Malatya’da Necati Coşkun’dan derlenmiştir. Bu türküden etkilenerek ayrı türküler yakıldığını Âşık Yoksuli’nin  “Almanya” motifini kullandığı “Malatya’da Kul bakır’ın yurdudur/Benim derdim yetimlerin derdidir/Alamanya yedi dağın ardıdır/ Gurbet elde kalışıma ne deyim” hem ezgi hem söz etkileşimiyle söylediği türkü, yakılan türkülerin coğrafi anlamda ve kişisel dertlerin de dile getirilmesindeki etkileşimi göstermesi bakımından ilginçtir.

            Örneğin, hem Arguvan’da hem Polat’ta söylenilen çoğu türkü sözlerinde olduğu gibi aşağıdaki türkü dizelerinde de Karacaoğlan’ın etkisini görmek mümkündür:

“Yalandır dünyanın ötesi yalan

            Zalım feleğinen yarın elinden

            Mısra sultan etseler istemem kalan

            Dost ağlayıp düşman güldükten sora

 

            Ahdım kaldı bu geyiğin postunda

            Azrail’de canım almak kastında

            Döne döne yeşil tüyün üstünde

            Ölmeyince gönül yardan ayrılmaz”

 

             Yine karşılıklı ziyaretler, arkadaşlık-dostluk ilişkileri, gurbette bir araya gelmeler gibi davranışların yarattığı toplumsal ve kültürel ilişkilerin de türkülerin yayılımı, öğrenilmesi, yaşatılması, değişmesi gibi yönleriyle etkileri, Polat türkülerinin değerlendirilmesi açısından da önemli olmaktadır.

 

            Sonuç olarak, halk türküleri geleneğinde sık rastlanan yöredeki yer adları, kişilerin adları/lakapları, o andaki içinde bulunulan, yaşanılan olay vb. durum ve etkilenmeler aynı türkülerin dizelerinin farklılaşmasına sebep olmaktadır. Bu durum ile etkilenmelere Polat türkülerinde de rastlamak doğaldır. Yer adları, simge ve sembollerin kullanımını vereceğimiz türkü metinlerinde bulmak mümkündür.

           

2.2.2.2.  Çerçi ve Tacirlerin Rolü

Anadolu’da ulaşım ve iletişimin bugünkü kadar gelişmediği dönemlerde köyleri ve kasabaları ziyaret ederek alış-veriş yapan çerçi ve tacirler kültürel etkileşimlerde çok önemli rol üstlenmişlerdir. Çünkü ziyaret ettikleri yerleşim yerinde takas ya da parayla alış-veriş yaparlardı. Gittikleri her yerde konaklayabilecekleri birçok dostları olurdu. Çerçilerin ve hayvan tacirlerinin gittiği her köy ve kasabada dolaştığı yerlerden haberler alırlar o konulardaki görüşlerini aktarırlardı. Çerçiler uğradıkları yerlerde düğün, nişan, sünnet, cenaze gibi topluluklara katılır, bu etkinliklerin bir parçası olurlardı. Çerci veya tacirin akşam konakladığı eve komşular toplanır, dolaştığı yerlerle ilgili haber sorarlar. Kendi çevrelerinde olanları ona aktarırlar. Bu akşamlarda köy oda oyunları oynanır, türküler söylenir. İşte bu nedenlerle çerçi ve tacirlerin kültürel taşıyıcılık rolü çok önemlidir. Yeşilyurt, Arguvan, Hekimhan, Akçadağ yörelerinden gelen çerçiler olduğu gibi Gaziantep yöresinden de çerçiler olmaktadır. Yaz aylarında Polat’tan ‘Aşağı Memleketler’ diye adlandırılan Gaziantep, Adana, Mersin tarafına mevsimlik işçiler olarak gidip-gelen yöre insanının kültürel taşıyıcılığını da göz ardı etmemeliyiz.

Bütün bu nedenlerle kimi araştırmacılarca Arguvan ağzı ve Barak havalarının geçiş yeri sayılabilecek Polat yöresinde bütün bu etkileşimlerin sonucunda kendine özgü Polat ağzı ve tavrı gelişmiş, buna bağlı olarak birçok kültürel öğe ortaya çıkmıştır. Özetle, Polat ağzı hem bu yönüyle etkileşim yaşamış hem de taşıyıcılar yönüyle diğer çevreleri de etkilemiştir diyebiliriz. Bu etkileşimler sonucu Polat ağzı türküler belirginleşerek kendine özgü bir ağız ve tavır yaratmıştır.

 

2.2.2.3.  İletişim Araçlarının Rolü ( Basın-Yayın-Radyo-Televizyon)

Dünya küçüldü, küreselleşmeye biz de ayak uydurmalıyız denilebilir. Ancak küreselleşme denilen kültürleri yok eden canavara karşı durmalıyız. Bizi biz yapan değerlerimizi korumayı beceremezsek yok oluruz.

Türkiye’de sayıları her geçen gün çoğalan radyo ve televizyon kanallarının iletişim açısından zenginlik olduğunu kabul ediyoruz. Ancak program doldurmak amacıyla yapılan müziklerin türkülerimizi ve müzik kültürümüzü yozlaştırdığını söyleyebiliriz. Sanatçılarımız türkülerimizi yöresinde söylendiği biçimiyle okumalıdırlar. Kendilerince ticari kaygılarla türküler üzerinde yaptıkları bazı değişikliklerin kültürümüze zarar verdiğini bilmelerini isterim.

Konuya Polat yöresi türküleri açısından baktığımızda da iletişim araçları yönüyle oluşan olumlu etkileşimlerin yanı sıra bozulmaların/yanlış ve yersiz okumaların da yaşandığı bir durum olmaması dileğimizi belirtmek isteriz.

Bozulma/arabeskleştirme vb. ile örneğin bir yörenin adının sık sık geçtiği türküler yapmak ya da bir yöreyle anılan türkünün içerisinde hiç uygun olmasa bile oranın adını geçirmek, türkü söylendiği esnada karşısında bulunan kişinin tavrını ya da hareketini türkünün dizesine yansıtarak okumak,  günümüzde yaranma ve ticari kaygılarla yapılan müzikte ortaya çıkan tehlikelerden bazılarıdır. İletişim araçlarının bu yönden etkisi çok büyüktür. Bu nedenle müziğimizin yenilenmesi, çağdaşlaşması  adı altında harcanmasının önüne geçilmeli, yayınlardan önce bir repertuar kurulu iş görmelidir.

            2.3. Âşıklık Geleneği- Kaynak Yönüyle Bakış

 

Polat Beldesinde usta-çırak ilişkisiyle yürütülen bir âşıklık geleneğine pek fazla rastlanmamaktadır. Ancak Polat’ta müzisyen olarak hayatını sürdüren kimseler genellikle davul-zurna, bağlama, kaval, dilli düdük, keman gibi enstrümanları babadan ya da bir aile büyüğünden öğrendiklerini söylemektedirler. Polat yöresinde ‘âşık’ denildiğinde iki isim ön plana çıkmaktadır:

Çobanlık yaparak geçimini sağlayan İnce Memed 95-100 yaşlarında iken 2000 yıllarında ölmüştür. İnce Memed “dilli çoban düdüğü” ile “kaval”ı çok güzel üflermiş. Kavalından çıkan ezgilerle koyun sürüsünü istediği gibi yönlendirdiği anlatılmaktadır. Polatlılar; İnce Memed’in kaval çalarak sürüyü dereden su içirmeden geçirdiğini, iki tarafı ekili tarlanın ortasından ekinlere zarar vermeden götürdüğünü anlatırlar. Sesi oldukça güzel olan İnce Memed, Polat yöresi türkülerini en güzel okuyan kişiler arasında sayılmaktadır. 

Halen Polat’ta yaşayan ve hasta olan Mahmut Tekin bağlama, cümbüş, dilli düdük çalabilen, aynı zamanda yöre türkülerini çok güzel seslendiren biridir. Mehmet Özbek ve Ufuk Erbaş gibi derlemeci halk müziği sanatçıları Polat’a gelerek Mahmut Tekin’den türkü derlemiş ve müzik dünyasına kazandırmışlardır. Yine Hanifi Ünver, Battal Küpeli, Berber Mustafa, Mustafa Kurt, Sıddık Doğan, Talip Ürkmez ilk aklımıza gelen kaynak kişilerdir.

2.4. Ağıt Yakma Geleneği

 

Ölüm, doğal yıkım gibi olayların ardından Anadolu’da yaygın olarak görülen ağıt yakma Polat Yöresi’nde de sık uygulanan bir gelenektir. Polat Türkülerinin ilk çıkışında ağıt biçiminde söylenmiş sonradan türkü formu kazanmış birçok örnek görülür.Adatepe türküsü en güzel ve yakın dönem örneği olarak karşımızdadır.

Ağıtlar çoğunlukla kadınlar tarafından yakılmaktadır. Bu durum Anadolu insanında yüzyıllardır süre gelen gelenektir. Ancak ‘Aha Gılıç Aha Meydan Vurana’ türküsünü Guzkaya’da meydana gelen olaydan sonra ölen evladının ardından babasının ilk kez ağıt biçiminde söylediği Polat’ta anlatılmaktadır. Yine “Dağlar seni delik delik delerim” türküsü de ağıt niteliği taşır. Bu türkülerin metinleri ileride verilmiştir.

2.5. İş ve Oyun Türküleri

Polat yöresinde tarlada, bağda, bahçede iş görürken türkü söylenir. “ El taşı” ile bulgur çeken kadınlar maniler okurlar. Yaylaya gidip gelirken, hayvan otlatırken türküler söylenir, kavallar çalınır.

Polat deresi üzerinde birçok su değirmeni kurulmuştur. Bunlardan son zamanlara kadar ayakta kalabilen üç su değirmeni tarafımızdan tespit edilmiştir. Değirmenlere un öğütmeye gelenlerin, beklerken türkü söylemesi bir gelenek halini almıştır.

Halkoyunları oynanırken söylenen türküler vardır. Bu tür oyunlar türkü eşliğinde oynanır. “Ayağında yemeni”  türküsüyle oynanan oyun en yaygın olandır.

2.6. Yöre Türkülerini İcra Edenlerden Bazıları

Polat Türküleri’ni okuyan yöremizdeki sanatçılar arasında Battal Küpeli, Hanifi Ünver, Mahmut Atabay, Duran Alkan, Talip Ürkmez, Cumali Sarı, Hüseyin Atmaca, Fehmi Günaydın, Şakir Olmuş, Mehmet Balkış, Haşim Şahin, Cumali Demirci, Oktay Demirci’yi sayabiliriz. İsimlerini burada ifade edemediğimiz birçok sanatçı da vardır. Bunlardan bir kaçının hayat öyküsünü dikkatinize sunuyorum.

 MAHMUT ATABAY

1954 Doğanşehir/ Polat doğumludur. İlköğrenimini Polat’ta gördükten sora liseyi Antalya’da tamamladı. Müziğe 1965 yılında mandolin ve bağlama çalarak başladı. 1969 yılında müzik dersleri almaya başladı ve bir süre “Mavi Kelebekler” grubunda çalıştı. Güfte ve beste yazan Atabay güfte ve bestesi kendine ait olan 2 kaset bulunan sanatçının özellikle Küstüm, Ayseli, Yar Gelecek, Beyaz Gelinlik, Kaç Gündür, Hayırsız, Bir Tanem gibi parçaları meşhur olup diğer sanatçılar tarafından da okunmaktadır. Halen Doğanşehir’de Aşina lokantasını işleten sanatçı evli ve iki çocuk babasıdır. ([2])

                             CUMALİ SARI

1955 Erkenek/ Doğanşehir doğumlu olup 12 yaşından itibaren düğünlerde şarkı söyleyerek Türk müziğine gönül verdi. 1977’de Mersin Halk Eğitim Merkezinin düzenlemiş olduğu sınavda Türk Halk Müziği korosunda solist olarak çalışmaya hak kazandı. Halk Eğitim Müdürlüğünde 7 yıl Halk Müziği eğitimi gördü. 1986’da İstanbul’da Bahar Plak ve Kasetçiliğin düzenlemiş olduğu yarışmada 1. oldu. Ödül olarak Malatya Güzeli adlı kaset yapıldı. 1991 yılında İsviçre’ye sanatçı olarak gitti ve burada Kirvem adlı kaseti yaptı. Başlıca eserleri: Malatya Güzeli, İp İp İlmeden, Kirvem, Tandır, Fırat Kenarı, Pınar Başında, Şalvarcı’dır. Halen Erkenek’te Büfe işleten sanatçı evli ve dört çocuk babasıdır.([3])

TALİP ÜRKMEZ

Doğanşehir İlçemizin Yolkoru Köyü'nde 1969'da doğan Talip Ürkmez'in babasının adı İsmail, anasının adı Sultan'dır. Yolkoru (Mızgı) İlkokulunu bitirdikten sonra Doğanşehir Orta Okulundan mezun oldu. Küçük yaştan itibaren müziğe olan ilgisi sonucu Halk Müziği icra etmeye başladı. 2003 yılında Tey Lemine adlı ilk kasetini yaptı. Kendi yöresinden birçok derlemesi olan Talip Ürkmez, halk türküleri alanında araştırma yapanlara kaynak kişi olarak da yardımcı olmaktadır. Halen Malatya'da müzik hayatına devam eden sanatçı, evli ve iki çocuk babasıdır.

            Sanatçının en çok ilgi gören eserleri arasında İncelen Gönül, Polat'ın Yolları, Uy Le Gelin, Yiğit Olan Sadık Olur Sözüne, Adatepe sayılabilir. Kendi yaptığı eserleri yanı sıra yöredeki anonim eserleri de başarıyla seslendiren Talip Ürkmez, Doğanşehir Polat yöresinin uzun havaları konusunda aranılan en önemli sanatçıdır.([4])

 HÜSEYİN ATMACA

1954’de Doğanşehir/ Örencik’ te doğdu. 15 yaşında kendi yaptığı bağlaması ile müzik hayatına başladı. İlk kasetini 1976’da ikincisini ise 1977’de Dost Plakta yaptı. 1966’da üçüncü kaseti olan Kır Çiçeğini Özpınar Kasetçilikte yaptı. Ünlü parçalarından bazıları: Kır Çiçeği, Anam, Beni Beni, Çıkam Yükseklere Seyran Eyleyem, Aldanıp Dünya Malına’dır. Halen Doğanşehir Yunus Emre İlköğretim Okulunda çalışan sanatçı evli ve iki çocuk babasıdır. ([5])

   FEHMİ GÜNAYDIN

1960 Polat/ Doğanşehir doğumludur. İlk ve Ortaokul öğrenimini Polat’ta yapan sanatçı küçük yaştan beri müziğe gönül verdi. Halen Almanya’da olup müzik faaliyetlerini burada sürdürmektedir.([6])

ŞAKİR OLMUŞ

1966 Doğanşehir/ Elmalı doğumludur. Erzurum Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü mezunudur. Müziğe aktif olarak lise dönemlerinde başlayan Şakir Olmuş, Mersin Akdeniz Musiki Cemiyetinde sanat müziği, Erzurum Radyosunda Halk Müziği konserleri verdi. Halen Söğüt İlköğretim Okulunda sınıf öğretmenliği yaparken diğer taraftan müzik ile uğraşlarını sürdürmektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır. ([7])

OKTAY DEMİRCİ

 

1987 yılında Malatya’nın Doğanşehir ilçesine bağlı Polat beldesinde dünyaya geldi. İlk Öğrenimi Atatürk İlköğretim Okulunda, Liseyi Doğanşehir lisesinde tamamlayarak 2006 yılında mezun oldu. Yeni Doğanşehir Gazetesinde muhabir olarak gazeteciliğe adım attı.2007 yılında Vatani görevin yapmak üzere Burdur Çavdır ilçe Jandarma Komutanlığına gitti 17.11.2008 yılında ise terhis oldu. Askerlik görevinden sonra yeniden Yeni Doğanşehir Gazetesinde sorumlu Yazı İşleri Müdürü olarak yeniden göreve başladı,Anadolu Ajansı Doğanşehir yurt muhabiri ve www.malatyahabermerkezi.com internet haber sitesinde genel yayın yönetmeni olarak görev yapıyor. Ayrıca Doğanşehir Belediye Spor denetleme kurulu asil üyeliği yapmaktadır. Doğanşehir ve Polat yöresinde Polat türkülerini değişik etkinliklerde okumaktadır. ([8])

 

[1] H.ŞAHİN-S.ÖZEROL : A.g.e., s.65

[2] Yeşillikler Beldesi Doğanşehir Dergisi, Yıl:1, Sayı:1, Kasım-Aralık, Malatya 2003, s.75

[3] Yeşillikler Beldesi Doğanşehir Dergisi, Yıl:1, Sayı:1, Kasım-Aralık, Malatya 2003, s.75

[4] 05.02.2011 tarihinde Malatya Hâkimiyet Gazetesi Bürosunda Derleme Görüşmesi.

[5] Yeşillikler Beldesi Doğanşehir Dergisi, Yıl:1, Sayı:1, Kasım-Aralık, Malatya 2003, s.75

[6] Yeşillikler Beldesi Doğanşehir Dergisi, Yıl:1, Sayı:1, Kasım-Aralık, Malatya 2003 s.76

[7] Yeşillikler Beldesi Doğanşehir Dergisi, Yıl:1, Sayı:1, Kasım-Aralık, Malatya 2003, s.76

[8] 21.10.2011 tarihinde Malatya Hâkimiyet Gazetesi Bürosunda yapılan görüşmeden. 



6107 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Polat Türküleri -3- - 20/04/2013
2.7. Yörede Kullanılan Enstrümanlar ve İcracıları
Polat Türküleri-1 - 27/02/2013
Türküler, Anadolu insanının sevinçli, mutlu, üzüntülü, acılı anlardaki duygularını yansıtan kültür öğeleridir. Türk insanı tarlada ekin dererken, yaylaya giderken, değirmende un öğütürken, oğlan ve
Nöbetçi Eczane
Doğanşehir nöbetçi eczane listesi
REKLAM ALANI
REKLAM ALANI 1
Foto ve Video Galeri


Site Haritası
REKLAM ALANI 5